Panik Bozukluk
Panik bozukluk, beklenmedik bir anda, kendiliğinden ortaya çıkan, tekrarlayıcı panik ataklarla karakterize, ataklar arasında tekrar geleceğine dair yoğun kaygının yaşandığı, kişinin yaşam kalitesini ve işlevselliğini bozan bir hastalıktır. Panik bozukluk yaygınlığı %1-4 arasındadır ve kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülür.
Birinci derece akrabalarında panik bozukluk olan kişilerde risk 4-8 kat artmaktadır. Genelde yirmili yaşlarda başlar. Oluşumunda serotonerjik sistem aktivitesinin bozulması, amigdala, hipokampus gibi beyin yapılarında GABA aktivitesinin azalması etkili olmaktadır. Bilişsel olarak kişinin küçük bir fiziksel belirtiyi felaketleştirmesi atağı tetikleyen önemli bir faktördür.
Ataklar genellikle 5-10 dakika sürer fakat nadiren bir saate kadar uzayabilir. Çarpıntı, titreme, nefes darlığı, baş dönmesi, vücutta karıncalanma, uyuşma, mide bulantısı, karın ağrısı, üşüme veya sıcak basması gibi fiziksel belirtilere, kalp krizi geçiriyorum, çıldıracağım, felç geçiriyorum gibi bilişsel belirtiler eşlik eder. Panik bozuklukta en çok ortaya çıkan fiziksel belirtiler kalple ilgili olup hastaların % 85'inde çarpıntı görülür.
Panik bozukluğun ayırıcı tanısında panik atak görülebilen posttavmatik stres bozukluğu, özgül fobi, depresyon gibi psikiyatrik hastalıklar ve benzer duruma yol açan astım, kalp rahatsızlıkları, hipertiroidi, diyabet ve kansızlık gibi organik hastalıklar mutlaka araştırılmalıdır.
Panik bozukluğun ilaç tedavisinde SSRI dediğimiz seçici serotonin geri alım inhibitörleri ilk seçenek olarak kullanılmaktadır. Anksiyete düzeyi yüksek hastalarda tedavinin başında benzodiazepin gurubu yeşil reçeteli ilaçlar atakların kontrolü için kullanılabilir. İlaç tedavisi yanı sıra bilişsel davranışçı terapide etkili bir yöntemdir. İlaç kullanmak istemeyen veya tedaviye dirençli olgularda TMS tedavisi yani transkaniyal manyetik stimülasyon da güçlü bir alternatiftir.
Panik Bozukluk