Okul Fobisi
Çocukların okula gitmeye karşı kuvvetli bir şekilde hissettikleri kaygı, korku ve endişe durumlarına okul fobisi (okul kaygısı) denir.
Çocukların okullu olmalarıyla birlikte gündelik yaşamlarında pek çok değişiklik baş gösterir. Onlar açısından yeni bir ortam, yeni arkadaşlıklar, yeni beklentiler ve yeni otorite figürleriyle iletişim ve etkileşimin bol olduğu bir süreç başlamaktadır.
Bu durum beraberinde belirsizlikleri de getirdiği için her çocuk, belirli bir düzeyde kaygı ve endişe yaşayabilir. Belirsizlik ve öngörülemezlik bütün insanlarda kaygı duygusunu tetiklediği için son derece doğal ve normaldir. Önemli olan kaygının dozajıdır.
Yaşanan kaygı, çocuğun okula gitmesini engelleyecek düzeydeyse, çocukta birtakım duygusal (öfke ve ağlama krizleri), sosyal (ilişki kurmaktan kaçınma) ve fizyolojik problemlere (karın ağrısı, baş dönmesi, titreme, kalp atışlarının hızlanması, mide bulantısı, kusma) neden oluyorsa ve okul fobisi iki haftayı aşıyorsa doğal ve normal olan kaygıdan ayrılır. Bu noktada okul rehberlik servisi ve öğretmenin iş birliği neticesinde çocuğu konusunda uzman birine yönlendirerek profesyonel bir destek almak gerekmektedir.
OKUL FOBİSİNİN TEMEL NEDENLERİ NELERDİR?
Okul fobisinin nedenleri genel olarak şöyle sıralanabilir;
1) Kabul Görme: Çocuk veya yetişkin fark etmeksizin her insan girdiği ortamda kabul görmek ister. Dışlanmak, yok sayılmak, herhangi bir gruba ait olamamak bireyde yoğun kaygı ve endişe yaratır. Çocuk, okula başladığında başta öğretmenleri olmak üzere diğer çocuklar ve okul personeli tarafından kabul görmek ister. Çocuğun zihninde kabul görmeye dair olumsuz inançlar fazlaysa çocuk okul reddine yatkın olacaktır.
2) Beceri Eksikliği: Okul, çocuklar için bazı şeyleri ilk defa tecrübe edecekleri öğrenme alanlarıdır. Okuma yazma öğrenmek, arkadaşlık kurmak, okulun lavabolarını kullanmak (evdekinden farklı olabilir), yeni kurallar öğrenmek, karşılaştığı problemleri tek başlarına çözmek gibi durumlar çocukları ister istemez zorlayabilir. Yaşına uygun sorumlulukları karşılamakla ilgili kendine güven duymayan çocuklar, akranlarına nazaran daha fazla kaygı yaşayabilir ve okula gitmek istemeyebilirler.
3) Anne - Baba Tutumları: Okul fobisi sorunu aşırı koruyucu ve kaygılı tutum sergileyen ebeveynlerin çocuklarında daha sık görülmektedir. Ebeveyn aşırı kaygılı olduğunda, çocuğun kendi başına bir şeyleri keşfetmesi ve deneyimlemesine izin vermemektedir. Ebeveynler çocuğun başına her an kötü bir şey gelecekmiş gibi davrandıkları için, çocuk zihninde dış dünyayı güvensiz bir yer olarak yapılandırır. Bu durum, çocuğun kendi ailesi dışındaki herkesi ‘tehlikeli ve güvenilmez’ olarak algılamasına neden olabilmektedir. Bu nedenle çocuk, kendini güvende hissetmediği bir yere gitmeyi reddedecektir.
4) Değişen Yaşam Olayları: Yakın zamanda aileye yeni bir kardeşin gelmesi, aileden birinin kaybı, göç, doğal afet (deprem, yangın, sel vb.) yaşanması, herhangi bir ihmal veya istismara maruz kalma, anne babanın travmatik bir biçimde ayrılması gibi değişen yaşam olayları yine çocukların okula gitmeyi reddetmesine neden olabilir.
Okul fobisi çoğu zaman çocuğun anneden (bakım vereninden) sağlıklı bir biçimde ayrışamamasından kaynaklanır. Aslında çocuğun anneden ayrışamamasından daha ziyade, anne çocuktan ayrışamamaktadır.
ÇOCUĞUN OKULA UYUM SÜRECİNDE AİLELERİNE ÖNERİLER
• Okullar açılmadan önce çocuğunuzla birlikte okulu ziyaret edebilirsiniz. Ortamı ve sınıfını detaylı olarak görmesini, bu sırada öğretmenleriyle sohbet etmesini, varsa sorularına yanıt almasını sağlayabilirsiniz.
• Okulun ilk günü sakin ve soğukkanlı davranarak, onu cesaretlendiren ve teşvik eden yaklaşımlarla motive edebilirsiniz.
• Okula yeni başlangıçlarda oryantasyon sürecinin uzun tutulmaması önemlidir. Bu süreçte oyun ve eğlence ağırlıklı aktivitelerin yapılması, çocuğun okulla güçlü bir duygusal bağ kurmasına yardımcı olacaktır. Çocuğun okulda kalma süresi kontrollü olarak arttırılmalıdır.
• Çocuğunuzu okula bırakırken vedalaşma süresini kısa tutmanız onun ortama daha kolay alışmasını sağlayacaktır.
• Çocukta ‘okula gitmesem de olur’ düşüncesinin oluşmasına fırsat vermemek gerekir. Bu gibi durumlarda anne ve baba, kararlı ve tutarlı bir şekilde davranmalı, çocuğa okula gitmek zorunda olduğunu hissettirmelidir.
• Çocuklar rutinleri çok sever, bir ayrılma rutini oluşturabilirsiniz. Örneğin; eline bir kalp çizip o kalbi öpebilirsiniz. Çocuk sizi özlediğinde o kalbe bakabilir ya da öpebilir. Vedalaşırken özel bir sarılma şekli de belirleyebilirsiniz.
• Okula almaya geldiğinizde onu nereden alacağınızı önceden birlikte kararlaştırabilir ve tam zamanında birlikte belirlediğiniz yerde onu bekleyebilirsiniz. Verdiğiniz sözü tutmanız çok önemlidir. Aksi taktirde çocuk sizi göremeyince aşırı huzursuz ve kaygılı olabilir.
• Okuldan dönüşte çocuğunuzla okulda yaşadıklarıyla ilgili konuşabilirsiniz. Her okul dönüşünde yaşadıklarını size anlatmaya istekliyse mutlaka dinleyin. Bu okula duyduğu ilgiyi pekiştirirken, okula duyduğu hevesin ve öğrenme isteğinin artmasına yardımcı olacaktır.
• Okul fobisini yoğun yaşayan çocuklarda karın ağrısı, kusma, bulantı, sık idrara çıkma, çarpıntı, terleme, titreme, öfke ve ağlama krizleri görülebilir. Böyle durumlarda psikologtan destek alabilirsiniz.
• Gelişim dönemlerinin evrelerini sağlıklı bir şekilde yaşayan ve gelişimsel olarak herhangi bir problemi olmayan çocukların genel anlamda okula hazır oldukları söylenebilir. Bununla birlikte anaokulu geçmişi olan çocukların okula uyumlarının daha kolay olduğu gözlenmektedir. Çocuğun anneden ayrışmasıyla ilgili durumlarda zorluk yaşanıyorsa bu süreçte babanın rol üstlenip çocuğu okula bırakması problemin çözümü için daha işlevsel olacaktır.