Çocuk ve Ergenlerde Obsesif Kompülsif Bozukluk

ÇOCUK VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

    Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) çocukluk çağında başlayabilen ve oldukça ağır seyredebilen bir psikiyatrik bozukluktur. Yineleyen ve kişinin yaşamında belirgin sıkıntıya yol açan obsesyonlar ve kompulsiyonlarla karakterizedir. Günümüzde OKB'nin çocuklukta ve erişkinlikte benzer belirtilerle ortaya çıktıkları ve olguların yarısına yakın çocuk-ergen döneminde başladığı anlaşılmıştır. Bunun dışında koymak için gerekli kriterler erişkin kriterleri ile aynıdır. Yani yineleyen obsesyonlar ve kompulsiyonlar olması, kişinin obsesyon ya da kompulsiyonların aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul etmesi, obsesyon ya da kompulsiyonların belirgin sıkıntıya ya da işlevsellikte önemli ölçüde bozulmaya ya da zamanın boşa harcanmasına (günde 1 saatten daha uzun zaman alırlar) yol açması, başka bir psikiyatrik bozukluk ile daha iyi açıklanamaması ve bir maddenin ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı olmaması gerekir.

 KLİNİK BELİRTİLER

    Çocukluk döneminde normal olarak görülen ritüeller ve yanlış inançlar, OKB olan çocukların ritüelleri ve obsesyonları ile benzerlik göstermez. OKB olan çocukların hastalık öncesi dönemdeki ritüelleri ve yanlış inançlarının kendi arkadaşlarınınkilerden farklı olmadığı gösterilmiştir. Çocukluk çağının normal ritüelleri çoğu zaman, şanslı numaralarının olması, çizgilere basmama, işleri düzgün yapma biçimindedir ve bunlar normal günlük işlevlerin içindedir; sosyalleşmeyi artırır, anksiyeteyi kontrol etmeyi öğretir ve çocukların gelişimlerini hızlandırır. OKB ritüelleri ise işlev bozukluğu yaratan, oldukça rahatsızlık verici ve sosyal izolasyona neden olacak biçimdedir; ayrıca içerik olarak (temizlik, kontrol etme, tekrarlama, istifleme) da farklıdır. Yaş ile OKB belirtileri arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Obsesyonlar ve kompulsiyonların içeriği klinik seyir sırasında değişebilir.

 En sık görülen belirtiler, bulaşma korkuları ve buna eşlik eden kompulsif el yıkama ve kaçınmadır. Anne-babasının ya da kendisinin güvenliğine ilişkin obsesif endişeler de yaygındır. Kontrol kompulsiyonu sık görülen diğer bir belirtidir ve daha yaygın bir obsesif düşüncenin belirtisi olabilir; örneğin, çocuk başkalarına zarar vermediğinin kantlarını toplamaya çalışıyor olabilir. Aşağıda daha net şekilde madde madde açıklanmıştır:

En yaygın obsesyon belirtileri:

Aşırı kuşku ve sürekli güven ihtiyacı
Simetri, düzen ve kusursuzluk dürtüsü
Günahkâr düşünmekten korkma
Sosyal açıdan kabul edilmez bir davranışta bulunmaktan ya da rezil olmaktan korkma
Hata yapmaktan korkma
Başkasına zarar vermekten korkma
Pislik ya da mikrop bulaşmasından korkma
En yaygın kompulsiyon belirtileri:

El sıkışmamak, kapı tokmağını tutmamak
Tekrar tekrar ellerini yıkama, duş alma
Değeri olmayan nesneleri toplama ve biriktirme
Yapılacak işleri belirli bir sayıda ve belirli sıraya sokarak yapma
Belirli cümleleri, kelimeleri ya da duaları tekrarlama
Rahatsız edici, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen görüntülere, kelimelere ya da düşüncelere takılma
Yemeklerini belirli bir sıraya göre tüketme
Evdeki eşyaları ya da kişisel eşyalarını belirli bir biçimde düzenleme
Günlük rutin işleri yaparken yüksek sesli ya da içinden sürekli sayı sayma isteği
 

ÇOCUK VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF TEDAVİ

Obsesif kompulsif bozukluğun teşhisi için herhangi bir laboratuvar testi söz konusu değildir. Konusunda uzman bir psikiyatrist tarafından hastanın davranışları izlemeye alınır ve belirtiler değerlendirilerek hastalık teşhis edilir. Tedavinin başarısında erken teşhis son derece önemlidir. İlaç tedavisi ve bilişsel davranış terapisi birlikte uygulanır.

Bilişsel davranış terapisi: Terapi tedavisinin amacı hastaların ritüellerini gerçekleştirmesini önleyerek korkularıyla yüzleşmelerini sağlamak ve anksiyetelerini azaltmaktır. Obsesif kompulsif bozukluğu olan hastaların abartılmış felaket içeren düşüncelerini azaltmaya odaklanan bilişsel davranış terapisi ile hastanın gerçek gibi algıladığı düşüncelerden uzaklaştırılması sağlanır.

İlaç tedavisi: Antidepresan ilaçlar ve beyindeki seratonin düzeyini dengelemeyi sağlayan ilaçlar hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılır. İlaç ve bilişsel davranış tedavisine cevap vermeyen hastalarda bilimsel alt yapısı sağlam olan TMS tedavisi ile normal yaşantısına dönebilir.

 

 

                                            KAYNAKÇA

DR. PINAR ÖNER

DR.  AYLA AYSEV

PROF. DR. MÜCAHİT ÖZTÜRK

1. American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of

Mental Disorders, 5th ed. Washington DC: APA; 2013. [CrossRef]

2. Bellini S. The development of social anxiety in high functioning adolescents

with autism spectrum disorders. Focus Autism Other Dev Disabl 2006;21:138–

145. [CrossRef]

3. Reaven J. The treatment of anxiety symptoms in youth with high-functioning

autism spectrum disorders; developmental considerations for parents. Brain

Res 2011;1380:255–263. [CrossRef]

 

WhatsApp WhatsApp